bozulmuş

bozulmuştur :(

ben hayır diyrum

normal şartlarda o hale gelemeyeceğine bozulmuştur.

balkabağı çabuk bozulur, atın

bence psikolojik gibi. ama bir acile gidin içi rahatlasın.

Bir şey olmaz. Kuruntu yapıyor.

ciddi bir şey olması için o kaşığın tamamını yemesi gerek.

pdfcrowd.com

buradan yapabilirsiniz.

chrome'dan ctrl + p'ye bas. oradan pdf olarak kaydet.

leopar

evet leopar. jaguar da olabilir ancak sanmıyorum.

ben atatürk havalimanı duty freeden almıştım 10lu halini.

carrefour'da görmüştüm ben 2 gün önce. (ümitköy/ankara)

beşiktaş dikilitaşta çamlıca markette var

gratiste kasa önünde gördüm bugün

burda fotoğrafta gördüm bende.

haşlanmış yumurta, peynir, salatalık, zeytin, domates vs.

tereyağına yapılmış 2 yumurtalı omlet, kocaman 2 dilim tam yağlı beyaz peynir, 6-7 dilim kaşar peyniri, 15 tane civarı zeytin, salatalık, domates yiyorum ben. istenirse yanına ceviz de konulabilir

Ya oyle omlet yumurta vs isine girecek vaktim oldugunda zaten yapiyorum bir seyler de bana sabah boyle 10 dakikada, hemen okula gitmeden, gozumu bile acamadigim zaman yiyecek pratik seyler lazim.

ben taze portakal sıkıyorum kendime. yanında da biraz sert biraz yumuşak(?) peynir kombinasyonu yapıyorum. 8-9 tane siyah zeytin, canım çekerse birkaç tane yeşil zeytin yiyorum. yanında da haşlanmış yumurta. tıka basa doyuyorum. hem de ne ekmek yemiş oluyorum ne de yağlı bir şey. saatlerce tutuyor beni. sabah vaktim olmaz dersen eğer, portakalı akşamdan sıkabilirsin. ben vakit kazanmak için kahvaltı tabağımı akşamdan hazırlayıp jelatinle kapatıp buzdolabına koyuyorum.

minik sandviç ekmekleri var. tam tahıllısından al. içine domates, biber, salatalık, marul, maydanoz koy. ben öyle yapıyorum.

www.uno.com.tr

Galeta, altinbasak, etiform malesf..

bim'de kepekli sandviç ekmeği var 5'li. akşamdan soğuk sandviç hazırlayabilirsin. akşamdan arasına peynir koyup sabah tost basabilirsin. vakitm yok diyorsun ama bir tabağa 1 domates bir salata bir parça peynir koymak öyle zaman alıcı şeyler değil. uyanır uyanmaz yumurtayı ocağa koysan hazırlanana kadar pişer. soyup yemek 2 dk.dan fazla sürmez :) çay demlemeden yarım dilim kepekli ya da tam buğday ekmeğiyle yersin. bir sabah mesela elma-muz gibi bir meyveyi eline alır yiye yiye yürürsün. bir sabah müsli yer, bir sabah süt içersin. alternatif çok aslına bakarsan. ben hiç ekmek yemiyorum.

zaman yoksa yulaf, oatmeal falan da olabilir. mikrodalga varsa yapması çok kolay. büyükçe bir kaseye yulaf (eti lifalif, müsli (meyveli) olanı değil, sade olanı) ve üzerini geçecek kadar süt koyup, mikrodalgada birkaç dakika çevirin.

ben bir şey yemiyorum. 1 elma yiyorum sadece. acayip kilo verdim.

5 kocaman dilim yiyeceğine 1 dilim ye işte.

386 dx, DOYMUYOM

yumurta yiyince açıkmıyorum ben dene bence. en az 2 yumurtayla omlet yap.

yarım bardak yulaf 3 adet yumurta ile omlet(birinin sadece beyazı)

Yumurta, yağlı peynir, zeytin, yeşillik üstüne zeytinyağı.

kavacık-şile yolu arasını epey insan keşfetti sanırım artık, eskiden 20-25 dakika sürerken bi kaç aydır 40 dakikaları buluyor ordan gitmek. işe gidiş ve iş çıkış saatlerinde iyicene bir yoğunluk oluyor hatta. bir de 3. köprü yolunu o hat üzerinde bir noktadan tem'e bağlamaya çalışıyorlar o açıldıktan sonra yolun hali ne olur bilinmez. yani demem o ki her gün 3 saat kadar, belki biraz daha fazla yolda geçirmek zorunda kalabilirsiniz.

kavacıktan daha makul bir yer öneremiyorum malesef.

Eşiniz için başarılı bir tercih özelikle sabahları rahat eder akşamsa köprü trafiği hep var, sizin için 10 15 dakika uzar

eşim maslak, ben maltepe.

biz çözümü kavacık'ta bulmuştuk, daha da iyi bir orta yol bulunmuyor gerçekten. memnunuz yani.

mantıklı tercih.

koçtaş gibi yapı marketlerden bulabilirsin.

koçtaş ta eskiden vardı ama şimdi baktım bulamadım :(

Ikeada da var

en yakın markete git taşınacağını söyle bedava verirler zaten çöpe atıyorlar

a101 - bim gibi marketlere git rica et onlar halleder :)

Çok para koli almaya kalksan gerek yok.
Marketler işini görür ama kağıt toplayıcılara dikkat :)
Nereye götürüyon kagitlarimi diye bagirabiliyor

yakınlarda metro grossmarket varsa kasaların oraya koyuyorlar, gidip alabilirsin.

Koliye para verilmez.arkadaşlarına haber sal.marketlere git. 2-3 gün içinde toplarsın.

avmlerin mal kabullerinde zebil

market ve bakkallar bu kolileri ellerinde tutmuyorlar. anında atıyorlar. öyle gidince bulamazsınız.

Bakkallardan ve marketlerden alabilirsin. BİM ve A101'dekiler kolileri maket bıçağıyla açıyorlar, tekrar tümüyle kapalı hale getiremezsiniz, üstü falan açık kalabilir. Yine de gidip sormakta fayda var, ben bir keresinde BİM'dekilerden rica etmiştim bana böyle söylemişlerdi. IKEA'da bir karton kutuya hayvani para vermek istemiyorsanız mahalle bakkalınızdan rica edeceksiniz.

real market varsa onlar mal girisin yan tarafinda kagit konteynerina atiyorlar, guvenlikten rica edip alabilirsin.
bi ara carrefour (cepa-ankara) girisinde cesitli buyukluklerde urunlerin karton kutularini koyuyorlardi alabilirsiniz diye.
migros'a git, reklamlarda veriyoruz demeyi biliyordu :P

Beşiktaş'a yakınsan, Turkiye Finans'ın sokağında ambalaj malzemeleri satan bir dükkan var. Orada boy boy bulabilirsin.

3+1 evi, 1 ay önce 2000 tl'ye boyattım. 350 tl boya, fırçalar ve diğer malzemeler tuttu. istiyorsan tanıdık var. yardımcı olabilirim.

oha 2000 lira nedir?

bilmeden böyle balıklama atladım kusura bakmayın ama biz 4 sene önce boyalar hariç 250 liraya boyatmıştık. mahalle arasındaki bi nalburdan bulmuştuk boyacıyı.

tabi 4 sene öncesinden bahsediyoruz ama yine de çok geldi.

2000 cokmus cidden.

valla mahalle aralarından birilerini bulursanız daha ucuza yaptırabilirsiniz. fakat benim evimi boyayan arkadaşlar kadar özenli olmayacaktır. örneğin hiç bir yerden damlamış boya temizlemedim. hatta ev yarı eşyalı idi. kestirmeler özenli ve düzenli. ha unutmuşum tüm odalara kartonpiyer perdelikde fiyata dahil.

smsler gelıyor tüm ev 999 liraya diye.

Cattapa yaprağı tavsiye ediyorum. Her derde devadır.

oksijen seviyesi diyorum ben.

Akvaryum.com forumuna yazin. Orada mutlaka kesin eshis koyup tedaviye yonle dirirler.
Oksijen seviyesiyle ilgili oldugunu sanmiyorum. Labirentli baliklarin oksijenle ilgili sorunlari olmaz diye biliyorum.
Yerlere surtunmesi parazit belirtisi olabilir. Kasiniyor olabilir yani. Bana oyle geldi ama ben de uzman degilim. Benimkinin basina gelmedi oyle birsey

suyuna metilen mavisi damlatmayi denediniz mi?

raffaello alınabilir. sırpların değil ama süper çikiletadır.

Lindt, merci.

sırplara ait değil ama bulursan şundan tavsiye ederim (Niederegger-Lubeck):
www.amazon.com

ben öylesine almıştım duty free'den, pek güzel çıkmıştı. marzipan dedikleri şey badem ezmesi.

marzipanlı herhangi bir çikolata olabilir. @puc demiş bak. beğenmeyen görmedim şimdiye kadar.

Marzipan acı bir badem ezmesi ama. :) Türkiye'de ritter sport'un marzipanlısı var denemek için alınabilir.

Leonidas marka hazır karışık al herkes memnun kalır.

Pişer ama haşlandıktan sonra atarsan daha güzel olur.

pişer tabi.

2-3 dakıka haşlayın. fırında pişirirken mutlaka biraz kaşar ekleyın. çok yakışıyor

tavada tereyağı ile biraz çevirdikten sonra güveç kabına koyup ağzını da alüminyum folyo ile kapatıp fırına attım.

a şıkkı eğer fiyat farkı çok değilse.

kesinlikle boyu. "hafif kirli" dediğin zaten çıplak gözle fark edebileceğin bir şey değil.

bence boyu daha önemli ama clarity de önemli :/
ancak bu yaz evlenen bir arkadaşım diyor ki zen'den tek taş aldığınızda ilerleyen zamanlarda fark ödeyip taşı büyütebiliyormuşsunuz. her yıldönümünde bir tık büyütürsünüz artık :)

onların kirli dedikleri bizim gözle pek ayırt edemediğimiz şeyler oluyor. o yüzden boyu diyorum ben de. bu arada tebrik ederim. darısı başıma :)

eksiduyu.ru

ben küçük de olsa temiz olanı seçerdim. tamam çıplak gözle farkedilemeyecek birşey bu ama diğer türlüsü sadece gösteriş gibi geliyor bana. büyük ama aması olan bir yüzük takmak istemezdim. küçük zarif ve aması olmayan yüzüğü tercih ederdim

mininmum 0.40 diyorum.

@zam sampiyonu domates , şuan 3000 ve üstü TL verebilecek durumda olmadığım için düşük karatlara bakıyorum. ortalama 1500-1800 TL gibi bir bütçe ayırdım.

bütçe söylerseniz yardımcı olmaya çalışayım.

zen'den alma kapalıçarşı'dan al, pazarlık yap. en az 2 katı karatı alabilirsin 2000'e sıkı bi pazarlıkla.

ZEN i örnek olarak verdim. çünkü sertifikası güvenilir diye. herhangi bir kuyumcu bana photoshoptan çıkma, üstüne kültür bakanlığı hologramı yapıştırılmış kağıt verse aradaki farkı bilemem :) belki o pırlantanın bile değildir. swarovski yi pırlanta diye verseler anlamayabilirim. çok yabancıyım konuya

pırlantaların sınıfları genellikle çıplak gözle anlaşılmaz. (n-z ya da k olmadığı sürece onlar hafif sarımsı oluyor)

bence zen'e falan para bayılma, nuru osmaniyeye git, zen de ordan alıyor zaten. imalatçılardan al. mesela euro dimond var, internet sitesinden fiyatlara bak, %30 daha uygun olarak nuruosmaniyeden alırsın.


Ama lütfen teklifini sevgililer gününde etme

b

işlemcisi farklı sadece. karşılaştırmalarına bak hangisi iyiyse onu al.

cpuboss.com

burası sana bilgi versin biraz.

a

300 liran cebinde kalır.

www.cpubenchmark.net
buraya gore islemcilerin benchmark puanlari su sekilde:
5700HQ -> 8,613
6700HQ -> 7,980

a daha iyi bu durumda.

Şu paraya bir masa üstü toplasan bunları öttürür ama ah be mobilite...

A bu arada.

a'daki bilgisayarın daha sağlamı casper'da 2500 max. haberin olsun.

Casper'a para verilmez.

Yalnız ekran kartlar 128-bit. Bence çok da iyi değil 128-bit ekran kartı.

a +1

@safepassage casper bölge müdürü bile bu kadar sallamaz.

@himmet dayı bu fiyat aralığında alınabilecek en iyi ekran kartı 960m. zaten bu bilgisayarların diğer marka olanları +1000tl direk.

ayrıca kesinlikle a derim hocam. belli ki oyun oynayacaksın zaten, senin önüne ilk taş koyacak eleman ekran kartı burda. işlemcin dünyanın en iyi işlemcisi olsa da farketmez.

@bobinhoo bence sen arka tarafından dinlemeyi bırakıp biraz araştır :)

@safepassage link koy da bilgisizliğini vuralım yüzüne

b

çünkü işlemci yeni nesil işlemci. güç tüketimi daha az. o yüzden fiyat farkı aralarında. ancak, notebook çok elzem değil ise bu fiyatlara güzel bir masa üstü kurarsın.

İkinciye sadece işlemci farkını yazsaydın, resimdeki yedi farkı arıyorum sanki. Ömrümden bir dakika çaldın.

Birinciyi al.

www.casperbayi.com

a) dakine göre konuşuyorum.
üst özellik olarak RAMi yüksek,
işlemcisi 6.nesil.
ssd yi sonradan taktırırsın, yine de aradaki farkı kapatmaz.
oyunsa her oyunu da çalıştırır.

markanın monster olduğunu yeni gördüm ben. Tabi ki monster alacaksan casper bakma hiç, çünkü soğutma sisteminin monsterınki kadar iyi olduğunu düşünmüyorum.

@safe passage

işlemci 6. nesil olunca daha iyi olmuyor malesef. arkadaş belli ki oyun için alacak aleti, siz gidip U serisi işlemci öneriyorsunuz adama. Zaten araştırırsan U serisi işlemcilerin performans için değil minimum güç tüketimi(daha fazla şarj süresi) için üretildiğini görürsün.

önerdiğiniz aletin ekranı full hd bile değil.

ekran kartı 940m ki 960m'in yanında çöp gibi kalır.

ssd zaten yok, üstüne hdd de 5400 rpm.

tek artısı RAM, o da şu an overkill'den başka bişe değil.

@bobinhoo biliyorum U serisinin o özelliğe sahip olduğunu.
valla karakterin zırhındaki zincir deliklerini görecek kadar ayrıntılı oynamaya gerek duyduğunu düşünürsen 960 ekran kartı tabi ki iyi de, 940 da çöp değil abartmayalım.

her neyse ben yine a diyor ve geçiyorum. boşuna çöplüğe çevirmeyelim burayı.

yanlış anımsamıyorsam akciğer röntgeni de isteniyordu.
ayrıca hepatit b testi vb. ...

Konak'ta evlendik. Aile hekiminde kan testleri yapıldı. Konak'ta akciğer filmi çekildi. Korkulacak bir şey yok. Kan alma işlemi en fazla 40 sn sürüyor.

kanı verdim bugün bir şekilde öldüm öldüm dirildim. bir daha vermek istemiyorum. bir arkadaşım üroloğa gitmen gerekiyor falan dedi şimdi cüzzam, frengi kontrolü için, buna maruz kalan var mı?

kan testi bir kere veriyorsun sağlık ocağına, verem savaştan ciğer filmi, başka bişey yok ürolog filan yok yani.
diğer arkadaşların yazdıklarına bakınca belediyelere göre değişiyor sanırım, biz de akciğer filmi istenmişti.

1 ay önce aile hekiminden aldım. kan alıyorlar o kadar. röntgen falan gerekmiyor.

aile hekiminin verdiği yeterli oluyor(muş).

beautiful mind filan gibi diyosun. de o standart efekt işte, oturup yapmak mı istiyorsun?

www.imdb.com

hayır ben nasıl örneklerini bulabilirim diye düşünüyorum. sizce anahtar kelime olarak ne kullanmalıyım. sherlock'ta da vinci demons'da vardı mesela. ama o ingilizce anahtar kelime ne olmalı o sahneyi bulmak için.

@lemmiwinks sağ olsun buldum bi adet.

www.youtube.com

youtu.be

n3mbers diye dizi var onda kesin olmuştur

al bak ağa babası burda

vimeo.com

Yandexe ben de o konuda kirginim. Henuz cozemedim kime gore neye gore cikislar

sağdan sayarak girebileceğim ilk yol, ikinci yol diye sayıyorum ben. tutuyor hep de

"hafifçe sağdan devam edin" ne demek allah aşkına birisi de onu tarif etsin, istanbula gittik, yol 5'e ayrılıyor, hangi sağ ?

Google maps'de de birinci çıkış ikinci çıkış diyor. Kavşaklarda çok şaşırtıyor, düz git yerine birinci çıkış diyor, arada gözle rotayı takip etmek gerekiyor.

Kavşağa girdin.
Her yol bir çıkış
Kaçıncı çıkış olduğunu say işte.
Neyini anlamadın bunun

her zaman derim yazılımcı, bilgisayar işiyle uğraşan arkadaşlar kusura bakmasın ama ciddi derecede zeka sorunu mu desem anlatım bozukluğu mu desem var oğlu var sizlerde. Arkadaş yazılımı, programı vs ne haltsa yaparken mutlaka yanınıza sözelci 1-2 arkadaş alın da menüleri vs onlara sorup yapın. En basitinden cep telefonları menüleri bile saçma sapan ve zor şekilde tasarlanmış. ayfondan samsunga ya da tersine geçince afallıyoruz ana babalar ne yapsın, bi de dalga geçilir onlarla. Topunuzun bilgisayarına virüs girsin e mi yazılımcılar sizi. Bak yine sinirlendim aq.

"hafifçe sağdan devam edin" demek yol çatallandı, sağa dönmeyin ama düz devam edin demek.

1. çıkış, 2. çıkış vs. ise sağdan sayılır ve her zaman ilk dönülebilecek yol 1. çıkıştır. 4 yolda, tam karşıya geçilecek ise genelde "kavşağa girin, 2. çıkıştan çıkın" der.

@yaylada cimene uzanip goge bakan savasci; yazılımcılara zeka sorunu var demiş :D he paşam, senin kullanamadığın uygulamayı onlar yazıyor. her uygulamayı next next next diye kuranların hüsnü kuruntusu bu işte. biraz teknik düşünmek gerek.

yazılım : evet notluyum.

panpa, yazımın tümünü okursan ironi yaptığımı anlarsın. zeka sorunundan kastımı da açıkladım. yani süper bir zeka+bilgiyle muhteşem bir program, yazılım, app vs yapabilirsin ama sonuçta onu son kullanıcı olan sıradan vatandaş olan ben, ahmet amca, nuri bey, ceylan hanım vs kullanacak. yani bizim en kısa ve basit yoldan anlayacağımız şekilde yapmadıktan sonra ne anlamı var ki? Bak facebook'a? Tuşlar neler? Beğen, Şikayet et, Arkadaşlık Teklifi gönder, ARkadaşlıktan çıkar, Şikayet et, Resim paylaş, Etiketle. Yani onun için tüm ana babalar, dayılar teyzeler bunu kullanıyor. Ne kadar basit ve kullanması kolay uygulama.

En basitinden geçen bi arkadaşımı tel. rehberime ekledim. Sonra whatsappa girdim. Whatsap dan mesaj göndericem herif whatsap kişilerde çıkmıyor. Ne yaptım ne ettim bulamadım. Halbuki ben telefonda ilk kurduğumda tüm rehberdeki kişiler otomatik gelmişti whatsap ekranına. NEyse konu dağıldı.

Dönel kavşaklı dört yola gelip de hiçbir yere sapmadan düz gitmem gerekiyorsa ve yandex bana "sağdan hafifçe ilerle ve 2. sapaktan git" diyorsa kusura bakmayın ama bunu yazan yazılımcı ağır gerizekalıdır. Olm desene "kavşaktan sapmadan düz git" diye. Davay davay.

repliklerin hepsi yanlış :) ama karikatür bu.

hizliresim.com

süpersin teşekkür ettim :)

şifreni değiştir iyice sağlam bişi yap, telefon ve yedek mail giriliyse arkana yaslan ve dert etme

evet birisi mailini kırmaya çalışıyor. telefonunda tek kullanımlık şifre uygulaması varsa ve hesabına bağladıysan istediği kadar uğraşsın, uzaktan bir şey yapamaz.

arabaya giren hava polen filtresinden geçer. oradan takip edin. görünürde birşey yoksa polen filtresinin oralara metal bir yerlere yapışmış yağ türevi birşey olabilir. oraları silebilirsiniz.

bu da çözüm olmazsa profesyonel yardım lazım. motor temizliği yapan oto yıkamacılar genelde kaput içine hakim olur.

Kedi doğum yapmış olmasın? Mevsimi bu aralar.

polen filtresi ıslandığı zaman yapıyor bunu. soğandan ziyade ıslak bez gibi bir koku olabilir. polen filtresini değiştirebilirsin.

cam suyun antifrizli mi?

Evet antifrizli
Kediler daha yeni ciftlesmedi mi?
Polen filtresine bakayim bi

cam suyu ve polen filtresi. antifrizli kullanmayın. polen filtresini de parfumleyip taktırın.

taşı ya da fitili bitmiş olabilir.

zipponun derdi bitmiyo, yakıtı olsa başka şeyleri bitiyo ama sevimli kereta :)

1 ayda benzin falan kalmaz zaten onun içinde. yanmaması normal
benzin koyan dükkanlar bilerek az koyuyor onun da etkisi vardır
zippo benzini 7 lira bir şey zaten al kendin doldur

fitili bitmiştir fitili cımbızla çekip kes. temiz fitil yanar.

daha once hic kullanmamistim, fitili bitmemistir diye dusunuyorum.

Benzini uçmuştur

Benzin kullanırsan bi hafta kullanmazsan on gün gidiyor. Baya masraflı şerefsiz.

fitilinin veya taşının bittiğini nasıl söyleyebiliyorsunuz aklım almıyor. adam "ateşleme mekanizmasında sıkıntı yok" diyor. yani taşı bitse "kıvılcım çıkmıyor" der en kötü. fitilide teorik olarak bitmez. hatta kendisi bile cevabı vermiş... evet, zippo bir süre kullanılmayınca yavaş yavaş benzini uçar.

internetten ya da mağazalardan alınanlar kalitesiz oluyor. en güzeli bir oto elektrikçiye yaptırman..50 tl fazla verirsin ama kaliteli bir şeyin olur...

arada ciddi fiyat farkı yoksa 1000 amperlik al. bir duyum ama sanırım kolay bozuluyordu bu kablolar.

bu arada neredeyse hepsinde yüzde yüz bakır yazıyor da kimse kimseye o kadar bakırı o fiyatlara vermez. hurda fiyatına neredeyse.
gerçekten bakır oranı yüksek olanlar sanayideki oto elektrikçilerden veya köklü aksesuarcılardan bulunur. elli liraya en iyisi değilse de düzgün bir kablo alabilirsiniz.

Modelini bilmediğim için bulamadım, şu siteden bir arama yapın modelinizi, kullanım kılavuzları yer alıyor.

www.ekilavuz.com

bir süre kullanılmayınca otomatik kapanması gerek.

genelde kendi kendine kapanıyorlar.
kapanmasa da likit kristal ekranlar cok az enerji harcar.
sıkıntı yok.

sıvı nitrojen ile dondurmuşlar. ben canlanır diyorum.

krayojenik mi ne diye bi olay var. insanı falan dondurduğunda hücrelerin içindeki/etrafındaki suyun hacmi arttığı için hücreler patlıyor dolayısıyla olmuyor. belki tuzlu suylan ilgil bişeydir

edit: (bkz: cryonics)

tabii ki, canlanmaz. hey alla'im.

geçen haberlerde gördüm amerika'da mı kanada'da mı ne bir çocuk gece eve dönerken düşüp donmuş, sabah bulmuşlar hastaneye kaldırmışlar. vücut ısısını yükseltip kalp masajı yapmışlar ve canlandırmışlar, 12-13 gün sonra komadan çıkmış şu an gayet sağlıklıydı. şimdi araştırdım linki de buldum.

www.hurriyet.com.tr

eğer bu olaylar gerçekse müthiş bir buluş gelebilir. insanları dondurup 50-100 yıl sonra açmak gibi.

google'a kahveli şeker yazdım, 5. görselde çıktı :)
dunyaninkahvesi.com

Markasini hatirlamiyorum ama Onlardan d&r da kasanın orada da satiliyor. Bilginiz olsun :)

eylül, ceylin

edit: ceyline uydurmasyon demeyin pls

eski türkçe bir isim olabilir.

yok yok, ceylin de seçenekler içindeydi. teşekkürler.

evet defne ismini çok seviyorduk ama o sebeple eledik aslında biraz da. deniz ismi ise belli bir dönemin parlayan ismi değil her dönem kullanılmış bir isim, o yüzden deniz'i elemedik. gökçe de güzelmiş.

Ela harika bir isim. Suna ismini de çok severim, kendi çocuğum olursa Suna koymayı düşünüyorum adını.

defne guzel
tuna ismi de kizlara yakisiyor. unisex bir isim
ama sakin tuana olmasin soylemesi zor ve cok zorlama

ceylin hic olmasin

Deniz ismini beğenirim şahsen fakat seçenek olsun: İlke, İlkay olabilir mi?

Dora diye erkek ismi vardı ama kıza da konulabilir bence.

Türkçe isimlerde de çok hoş isimler var: İlbilge mesela. Bence bir araştırın onları da.

ilke, eda

Helen çok güzel isim.

eylül +1,en sevdiğim aydır sonbahara aşık biri olarak kızım olursa eylül koyacağım ismini :)

ipek olsun. ipek gibi ince ve nazenin olsun aşk olsun.

bu arada helen türkçe değil, nüfusta sorun yaşarsınız

ben kızım olursa yağmur venüs koyacağım. iki isimde çok güzel bence.

ne kadar eski gibi dursa da leyla hoş değil mi?

ayrıca, yağmur ve ipek isimlerine +1 diyorum

İpek +1

Leyla. Tınısı çok güzel, yabancı dilde sorun yaşamaz. Mis gibi isim.

Leyla +1
Güncem
Gökçe +1 ya da gökçen
Elvan +1
Fulya
Nergis

idil

Yasemin, eslem filan geldi aklıma.

Tınısından evvel anlamına bakın derim ben de.

abi "gökçe" isminde 85-86 doğumlu tam 6 tane arkadaşım var, kalkıp da gökçe koymayın lütfen -ki sevdiğim bir isimdir, diyeyim de-

seda da çok var mesela, lütfen seda da koymayın -10 tane var-. aynı şekilde hande -4 tane şimdi saydım, daha da vardır-, gamze, ezgi, cansu -cansu'dan da bi 6 tane var-, meltem -ki benim ismim, ben de dahil bir sınıfta 3 tane meltem var amk, kendim de dahil 5 tane tanıyorum -_- - mesela esin güzel bi isim bence, o olabilir, ela ismini çok severim. defne'yi ve irem'i de çok severdim ama ne yazık ki ben çocuk doğurmaya karar bile veremeden bir sürü arkadaşım pıtır pıtır -bok var sanki amk- çocuk doğurup defneydi iremdi koydular bile isimleri -_- aha siz de ela koyacakmışsınız, koymayın nolur ya! :,( -şaka şaka, koyun bana ne yeaa :D - deniz de çok var ayrıca, yağmur -3 ve artacak-, yasemin -6 tane-, eylül de çok var -herbirini belirtmiyorum ama en az iki var ve çocuklarına bu isimleri koyacaklarını bildiklerim var. ceylin ismi bir tuhaf, güzel mi değil mi anlamadığım bir isim. yani ben olsam eski türkçe bir isim koyabilirdim belki orta asya türkçesi felan -mesela gülçin, burçin, elçin gibi çin'li bir kısım isim orta asya türkçesinden geliyormuş nette araştırdığıma göre, ama siz yine de biraz daha bakın tabi. mesela bu üç isimde olan insan da çok tanıyorum.

beri yandan, uydurmasyon isim olmasın ama çok da olmasın, derken anlamda da sorun yaşamayın tabi, o da bir başka sorun. ha bu arada ceren ya da cemre de koymayın, çok fazla var onlardan da. ha bilge olabilir bak, severim bilge ismini. ama bilemedim siz sever misiniz? dilek -min. 4- ya da gizem -5- de koymayın mesela, onlardan da çok var. yeliz -3-, merve -en az 3- , ece -5- , tuba/tuğba - en az 5-, elif -6- mesela. gerçi burçin'e baktım demin onda da bi 4 tane saydım sanırım :/ ha mesela nihan derim, 4 tane tanıyorum, bu ne ya?!?! bence en iyisi siz o çocuğu doğurmayın, içinizde kalsın ya :(

geçenlerde bir arkadaşım çocuğuna masal diye isim koydu, bana saçma geldi bilemedim. öykü falan hadi neyse de masal?? gerçi türkü diye ismi olan da var. neyse işte öyle, karışık bu isim koyma işleri :/ anlamına bakın en iyisi siz gene, sınıfta kaç tane olursa olsun. hayır, aynı sınıfta iki tane her iki ismi de aynı olan çocuklar görmüşlüğüm de var da.

edit: bu arada hazır gelmişken, zannedersem leyla&mecnun yüzünden, bir kısım arkadaşım kızına leyla ismini koydu, dersine girdiğim sınıflarda da bolca leyla gördüm. :(

ekin,ceylan ve bilge de güzel isimler. aman ecrin koymayın anasınıflarında 10 kızın 4ü ecrin.

inanır mısınız bilmem ama insanlar ismine çeker, mineler çok kırılgan olur mesela, merveler aşırı (!)sosyal. bir tane akıllı işler yapan kübra görmedim mesela.

bence iki isim koyun, iki isimli insanlar her zaman daha akılda kalıcı ve dikkat cekici oluyorlar.

nisan.

Leyla, inci, ipek.

ayça koyun, yeni nesilde yok gibi bi şey.

başkalarının o ismi kullanıyor olmasını niye bu kadar dert ediyor ya insanlar. eğer öyleyse adı mehmet olanlar utancından ölsün amk. insan içine çıkamasın.

yok şu isimden 5 kişide var, yok bundan 8 kişide var bilmem ne. bu kadar kompleks yapmayın ya, hangisini beğendiyseniz onu koyun.

mina

bence pınar çok güzel bir kız ismidir.

pınar...

Ben ileride kizim olursa ismini Beliz ya da Nudem koymayi dusunuyorum ikisinde cok kibar ve hos geliyor

pelin, mine, aslı, ışıl

satış ve pazarlama departmanı bakar o işlere. editör fiyat vermez.

canvas, yerdeki malzeme

evet. canvas diyor.

tiner.

gidiyor onlar hala piyasada. dolmuşa, bakkala, markete falan gönder gitsin..

değişim süresi bitti. www.ajanshaber.com

@zam sampiyonu domates,

o paradan 6 sıfır atılmadan önceki banknotlar içindi..

aynı sorunu yaşıyorum. pratik yapmak lazım galiba.

5 yıl daha dayanın elektronik imzaya geçecek her yer.

beğendiğin bir imza örneğini kendi adına göre oluştur. sonra da boş kağıda bol bol pratik yap. zamanla elin oturur.

isim, soyisim yaz el yazısıyla. oldu bitti.

Bazı kaligraflar belli bir ücret karşılığı size imza buluyor. şahsen benim bir tanıdığım var, imzamı beğenmeme rağmen bi danışmayı düşünüyorum kendisine.

edit: imza tasarlıyor demek daha doğru.

ben ressam alice x zhang'ın imzasını atıyorum :D çizdiği resimlerden imzasını keserek kendime şöyle bir şey hazırladım i.hizliresim.com buraya atarak çalışıyorum. seninde beğendiğin bi imza varsa yolla hazırlayayım böyle birşey :)

benim gibi atatürk'ten kopya çek. el yazısıyla ismin baş harfi - nokta - soyad. en güzeli de böyle bence. abidik gubidik karalamaya gerek yok.

freetakilir, süper bir şey yapmışsın üstat :) on numara valla.

özel olarak bir imzaya gerek yok aslında. adam akıllı bir şey olsun yeter. şuan kullandığım çok saçma.

eyv hocam :) @buffy de vampir sayılır. atsın herkes imzasını yapayım böyle :)

uygun fiyata imza tasarımı yapılır :)

kötü fikir mi lan kimse yazmıyor? :(

amaç güzel, hedefe giderken yapılan plan yetersiz.

e zaten geliştirelim planı dedim. kötü deyip bitiriyor muyuz yani?

Ben bizim buranin kedileri icin karton kutuyu cop posetiyle iyice kapladim, icine de cul caput doldurdum gayet de guzel oldu. Illa yalitim, ahsap gbi seyler olmasa da benim yaptigim da hayat kurtariyor. Uselik de maliyeti ucuz ve elde yapilabilir.
Sizin fikriniz kisa surede sonuca ulasamayacak ve mesakkatli, gerceklesene kadar kar kalmaz zaten.

ben ikea'ya yazmistim. imza kampanyasi hazirlayalim ikea yapsin bir guzellik.
hem tasimasi kolay, montajini da gonullulerle beraber yaparsiniz

Bunun disinda ecza depolarindan strafor kutu (soguk zincir) bulabilirsiniz. Hem masraf yapmamis olursunuz (cunku ecza depolari isleri bitince kutulari cope atiyorlar zaten), hem de zaten bunlar yalitimli kutular oldugu icin yagmur girmesin vs. Diye ekstra ugrasmaniz gerekmez. Tek yapmaniz gereken, kutuya kapi acmak. Aklinizda bulunsun.

belediyeleri taciz ettim ben. size de öneririm.
adore mobilya'nın müşteri hizmetlerini arayıp yaptıkları yuva kampanyasını büyütüp uzatmalarını istedim. size de öneririm.
kendim yuva yaptım bir sürü. sokaklara koydum. ve koyduğum yerlere baktım ki başkaları da yuva yapıp koymaya başlamış. demek ki insan insandan etkileniyor. size de öneririm. önce siz başlayın ellerinizle bi yuva yapın mesela. sonra da fotoğrafını çekip çoğaltıp insanların kapılarına arabalarının camlarına falan bırakın. onları da teşvik etmiş olursunuz.

bir de getir diye bir uygulama var. onlar da çok hassas bu konuda. onları da arayabilirsiniz. getir logolu yuvalar yapalım mı ne dersiniz falan diyebilirsiniz.

www.adoremobilya.com

simdi ilginc bir seye rastladim. toprak cuvallari (earthbag) evleri.. hatta antalya'dan bir ekip cikti karsima: www.themudhome.com

pek bir maliyeti yok gibi, sadece bol gonullu gerek.

edit: sicakligin sifirin altina indigi bolgeler icin uygun degil diyor. toprak donunca toz haline geliyormus.

İTÜ'nün tesisleri vardı. Valla fiyatını filan bilmem de, bi aracı olursa çok uçmaz heralde.

Manzara lazım değilse Turk Telekom tesisleri var. Yine fiyatını bilmiyorum ama fotodaki gibi ortamı

Alkollu mu?
Alkolsuz guzel yerler biliyorum 10 numara manzarali ama alkolsuz diye oralarda yapamamistik :/

Bi de yaz icinse gg olabilir coktan
Fotoyu goremedim de hayal ettim

Ha bu arada kokteylle yemek fiyati cok farkli olmuyor cunku mekanlar o gunu size ayirmis oluyor (hele ki high season'da)

@la noix: şu saatten sonra alkolsüz de olabilir, hiç farketmez. High season da olmuyor sanırım. Nisan'ın 16'sı istiyorum. Mobil için link de ekledim :)

Kucuk camlica tepesinde belturun yeri, cemile sultan yalisi, uskudar'da bi yer daha vardi kiz kulesinin karsisinda ama ismini unuttum :/

izmir inciraltı

nisan 16da gelinlikle açık hava biraz riskli değil mi istanbul için? :(

izmir inciraltında böyle bir yer var sankinlik yok. urlaya bakabilirsin

@freya, geçmiş tarihli hava durumlarına baktım, yağdığı zaman da olmuş ama geçen sene güneşliymiş mesela :( illa açık hava da şart değil; böyle bir şey de olur: i.hizliresim.com

Benim tek istediğim şey, bana sadece evlenebilmem için gerekli olan nezih, sakin bi ortam sağlamaları. 300 kişilik sandalyeyi dizebilmeleri. Bunu yaparken de şehrin çok dışında ya da Bağcılar'da filan olmaması. Bu kadar.

Arkadaşlar İstanbul diyorum, İzmir ve Urla diyorsunuz :D

İtu'nun macka tesislerinde bir arkadasimizin nikahına gitmistik. Kokteyl tarzı bir şey vermişlerdi. Güzeldi gayet ama açık hava değildi bizim gittiğimiz. Sen yine de bir sor açık hava bölümü var mı diye zira aşağıda bahçesi, terası vs de vardı.

biz burda yapıyoruz. telefonla bilgi almaya çalışmayın. kadın biraz ters. adı zübeyde. zamanınız varsa gidin görün. nisan gibi orası baya güzel olur. bildiğin sera ve her yerde bitkiler var. biz çok beğendik.

dugun.com

Secret Garden'a da bak, açık hava olursa kır düğünü ve deniz manzarası bir arada oluyor.

bambi'nin böyle bir mekanı vardı kır bahçesi konseptli düğün. oraya bakılabilir.

Alakasız cevap veriyorsun diye kızacaksın belki ama gene de yazacağım.Düğün mekanı ne kadar ucuz ve dandik olursa o kadar şükredersin sonradan.

@turkuaz

Bombayı ortaya bıraktınız, birinin "Neden?" diye sormasını beklemeden sebebini de açıklasaydınız bari.

@pulsatgr, çünkü düğün dediğin şey 3 saatlik bir olay.Yazık değil mi verilen o paralara.Nereden baksan en az 25-30 bin TL çıkacak cepten.Ele geçen ne peki ? Eşe dosta rezil olmama duygusu mu.Bir saygınlığımız var onu koruyalım duygusu mu yoksa.Tüm ömrümde bir kere yapılıyor eğlenelim diye düşünüyorsanız aynı yollardan geçmiş biri olarak söyleyeyim bu yaşıma kadar düğününde eğlenmiş bir gelin-damat görmedim.Geçiniz.
Eldeki paraları havaya saçmaktan hiçbir farkı yok.

çoook güzelmiş öncelikle. burnu ısırmalık :)

bizimki de sokak kapısı önünde genelde bağırıyor yıllardır. biz öyle bağırınca yanımıza çağırıp seviyoruz ilgisini dağıtıyoruz. sevgi ilgi istiyordur bence:)

ahahahha çok iyiymiş. en deli zamanları şuan. çok normal.

kısırlaştırmayı yarım yapmış olabilir mi veteriner. çünkü dişi kedilerde yumurtalıklarla beraber rahmin de alınması lazım. ikisi beraber alınmazsa hayvan sadece anne olamaz ama yine de kızgınlık yaşar. bu yüzden dişi kedilerin kısırlaştırılması erkek kedilere nazaran daha zordur. onu veterinere sorun yeniden. hayvan hala kızgınlık yaşıyor olabilir.

hangi parmak?

en kucuk ve yanindaki 1-2. yukari asagi hareketi var ama yana dogru acilmiyor. bunu farketmem de komik tabi:)

aynı şey bende de var solağım.

dolar artınca hiç bir cazibesi kalması. her ay bir şeyler alırdım. ama şimdi ortalama %20 fazla ücret ödeyince tr'de buluyorum istediğim şeyleri. 20 - 25 gün kargo beklemekten iyidir.

burada gereksiz pahalı olan şeyleri oradan toptan alıyorum genelde. mesela sj4000 aldım action cam, gayet memnunum. bataryaları da 12 lira dx'de. keza bir de cx-30 dronum var, onun da batarya paketi var, 8'li batarya paketi 80 lira. burada ara ki bulasın o fiyata. ha bir de en son fotoğraf makinam için (550d) gripti, askıydı falan indirime girdiğinde onları toparladım 3-5 dolara.

yeni öldüyse yani taziye eviyse şu anda durum başsağlığı dilemen şart değil. orada bulunman, yapabileceğim bir şey var mı demen yeterli. "başın sağolsun" ifadesini ben de hiç sevmem. elimden geldiğince de kullanmam.

Bu tarz şeyler son zamanlarda en çok duyduğum şeylerden biri.

Bir telefon açıp,

-Hocam ben xxxxxx, duyunca çok üzüldüm. Başınız sağ olsun. Yapabileceğim herhangi bir şey var mı?

Yanına gidip, hocam başınız sağ olsun. Allah taksiratını affetsin. Mekanı cennet olsun.

vs demeniz yeterli. ZOR değil ve emin olun karşıya acısını paylaştığınızı hissettirir.

Bu önerileri; babasını, dedelerini ve babaannesini kaybetmiş (tecrübeli) biri olarak aktarıyorum.

2 hafta oluyor sanırım.

Hatirlatmak derken? Babasinin oldugunu unutmuyordur herhalde. Arayip ya da yanina gidip hocam basiniz sagolsun diyin. Zaten yas tutan birinden gozlerinizi okumasini dalan beklemeyin

böyle durumlarda insanlar yanlarında birilerinin olmasını ister. zaten babasının ölümü yeterince acı vericidir. senin baş sağlığı dilemenle acısını arttırman olası değil. tam tersi acısına ortak olup, yanında olduğunu hissettirmiş olursun.

Cicek alip goturmeyin adama. Olmaz cicek. Illa elim bos gitmiyim diyorsaniz baklava falan alin. Hatta 2 hafta olduysa hicbir sey almadan gidin.

çiçek olmaz. gittiğinizde "hocam başınız sağolsun" deseniz yeterli. öyle günlerde insan gerçekten bunlarla teselli buluyor.

Pudra şekeri

Beyaz

Un

işin uzmanları bile laboratuar testleri falan yapıyorlar anlamak için.

karbonat'ı ve oudra şekeri pazarlarda böyle pakette satarlar.
eğer paket küçükse karbonat, büyükse pudra şekeri.

o gördüğün pudra şekeri. muhtemelen kürt böreği yenmiş :)

pudra şekeri vb olabilir ama insan cebinde neden pudra şekeri taşısın ki?

@kuzey li, evde pudra şekeri yoktur börekten artanı almıştır yanına ben de sürekli kürdan alıyorum sağdan soldan

tadına baksanıza sorana kadar

arkadaş tadına bakın uyuşturucuysa bana gönderin kimseye söylemem :D

bence ne idüğü belirsiz bir şeyi hiç bi yerinize sürmeyin tuvalete döküp sifonu çekin gitsin.

fotoyu goremiyorum ama karbonatsa uzerine su dokunce kopuruyor.

pudra şekeri

uyuşturucu olmak için çok toz halde yapi olarak tutmuyo yani.
ben pudra şekerinden yana kullaniyorum hakkimi. bi minik tadina bakin

pudra şekeri +1
biri trollük olsun diye koymuştur.
üzerine az su dökün, yapış yapış olur şeker.

Legal sitelerde tek maç yapamıyorsun . Bayiide sistem nasılsa o sitelerde de öyle diye biliyorum. Bıraktım ben ama önceleri nesine'yi tercih ederdim.

legal sitelerde özel durumlar harici tek maç yok.

Avrupa'da viz 1.65-1.70 karşılıklı oranlarından bahis oynuyoruz ülkemizde desek billur geçerler.

Amerika'da Nba ve Nfl oranları bazı sitelerde 1.97-1.97

Düşünün artık.

Bahis yapmak isteyipte iddaa oynayan adamı çok pis dövesim geliyor.
%15 daha az oran, en az 4 maç salaklığı, canlı bahis olmaması, sadece 2 spor dalı olması vs. vs.
Aç artemisbet'ten bi hesap, cepbank ile paranı yatır, kazanırsan da havale ile çek.

etna +1 , imajbet,artemisbet bunlar güzel ve güvenilir siteler. iddaa'ya alışan adam buralarda coşar,tek maç 2 maç derken ;)

illa soğukta evden çıkmıyım diyorsan tuttur iyidir. aynı iddaa işte. ama sosyal bahis bölümnde başkalarının yaptğı kuponları da görürsün.

yatak 120 ye 190. stress free.

1150

100-200'e satarsan öp başına koy

ikinci el yatak ve baza para etmez. çöp.

görsel de şurada dursun: www.istikbal.com.tr

zam şampiyonu, yine de bi fiyat söyleseydiniz, şu kadara satarsan için rahat olsun, şundan fazla veren olmaz gibilerinden.

valla alan çıkmaz be kardeş. gerçekten çok ciddi ihtiyacı yoksa zor. çünkü sadece nakliyat için ortalama 50 - 100 tl vermesi gerekir. bedava desen bile gelip alan çıkması zor. başıma geldi ordan biliyorum. ha kağıt toplayanlara veya eskiciye falan verirsen 50 - 100 lira "belki" verebilirler. fakat ben senin yerinde olsam, artık ihtiyacım yoksa bir öğrenciye veya bekar birine hibe ederdim.

leke, yirtik yoksa.

yatagi profesyonel temizletip naylon kaplatirsan,

bi ihtimal 250-300e satabilirsin, onun disinda zor.

en nihayetinde havadada karadada öleceksin. her yolun sonu mabada iliştilecek olan pamuğa çıktığı gerçeğini kabul et. Ayrıca tüm ulaşım seçenekleri arasında en güvenli yolun havayolu olduğu klişesinide kendine kabul ettir.
ha şu var, kalkışta bi bokluk olursa kurtulma şansın sıfır. Dolu yakıtla olan uçak düşerse çarpma anında sağ bile olsan o yakıt seni cayır cayır yakar. ama inişte bi ibnelik olursa kurtulma şansın var. Schipol'de düşen Thy uçağından sağ çıkan biriyle askerdeyken tesadüfen telefonda konuşmuşluğum var. garibim düşen uçaktan sağ çıkmış hala daha askerlik yapacammı abi ben diye soruyordu =/

baştan sona muazzam bir işçilik ve mühendislikle tamamen uçmak için tasarlanmış ve bilinen en güvenli ulaşım yollarından biri. uçaklar uçmak ister.

boğaz köprüsündeki kazayı düşün, görmediysen bi bak. öleceğin varsa her yerde ölürsün.

PlaneCrashinfo.com sitesinin 1993-2012 arasındaki tüm kaza datalarını girerek yaptığı araştırmaya göre, eğer güvenilir ve büyük bir havayolu şirketiyle uçuyorsan, her uçuş için kazada ölme ihtimali 4.7 milyonda 1.

Güvenlik açısından sicili kötü bir havayoluyla uçuyorsan bile ölme ihtimalin 2 milyonda 1

Buna karşılık sıcak çarpmasından ölüm ihtimali 8 bin 328'de 1. Yaya olarak kazada ölme ihtimali 723'te 1, düşerek ölme ihtimali 152'de 1, zehirlenerek ölme ihtimali 119'da 1. Tabii ki kanser, kalp krizi, içinde bulunduğun aracın trafik kazası yapması sonucu ölme ihtimalin çok daha yüksek.

uçak kazaları ortalama olarak yılda 3 ya da 4. Buna karşılık, her 25 saniyede bir insan, trafik kazalarında can veriyor. Evet uçmak dünyanın en emniyetli yolculuğu ama hava alanına giderken daha çok risk altındasınız.

havayolu güvenliği uzmanı Carl Rochelle "Uçakla yapacağınız seyahatin en tehlikeli bölümü havaalanına gidişinizdir" der.

Bernoulli diye bir adam var, ben şahsen kendisine itimat ediyorum. O bana şefaat ediyor.

Üzgünüm ama 20 kere uçağa binmene ragmen hala her binisinde korkuyorsan bununla yaşamaya alışmaktan baska çaren yok gibi görünüyor

hala değil hacı. sonuncuda başladı korku.

o bahsettiğin inişte yaşadıklarını anlat, açıklık getirelim. Yolcuları çok korkutan birçok şey bizim için çok sıradan şeyler olabiliyor. Yaprak gibi dediğin noldu mesela? Belki yan rüzgar falan vardır.

böyle hocam aniden boşluğa düşer gibi. düzenli olarak. 2 dakkada bir 10 saniye uçak asansör gibi düşüşe geçiyor, sonra düzeliyor, 2 dakka sonra 1 daha 1 daha... insanın içi kalkıyor. herkes bağrışıyor, çocuklar ağlama, teyzeler dua etmeye başlıyor...

bi ara emdr terapisi alıyordum o sırada hep anlatılagelen bişi vardı uçak korkusunu kökten ve çabucak çözüyormuş yöntem. seni çok yıpratan bi olaysa bir psikologla görüşüp halledebilirsin.

lan türbilansa girmişsiniz :D ahahahaha pilotla bir ilgisi yok. muhtemelen irtifa ile çözmüştür pilot bir süre sonra. takma kafana bir şey olmaz.

daha fenasını yaşadım ben 3. binişimde. öyle bir iniş yaptıki pilot, kabin bagajı kapakları açıldı, yukardan çanta çaprazımda oturan adamın kafasına düştü. ambulans falan geldi. daha ne...

pilota sövmüşsün de adamın suçu yok o olayda. :) sağlam rüzgarın olduğu havalarda, hele hele rüzgarın hızı sık sık değişiyorsa (bkz: gust) bu tip şeyler yaşanır. karşıdan gelen rüzgar uçağın kanadında oluşan tutunma gücüne (bkz: lift) etki ettiği için rüzgar değiştikçe uçak öyle düşüyor gibi hissettirebilir sana. zaten bu durum aşırı yüksek seviyelere geldiğinde kokpitte bas bas "wind shear, wind shear" diye bir uyarı duyulur, kaldı ki ona gelmeden kule de uyarır. bu durum tehlike oluşturuyorsa pas geçilir, inişi denemez pilotlar. inişi yapmaya karar vermişlerse bir sıkıntı yoktur. sakin havaya göre biraz zorlu bir iniş olur tabii ama endişelenecek bir hadise yok :)

hocam o anlattığım olay uçak inişe geçtiği sırada oldu. alçalmaya başladığı andan beri.

ya pilot uçağı yükseltirken stall olursa uçak?

pilot uçağı yükseltirken niye stall olsun hacı uçak. öyle olsa her tırmanışta uçakların stall'a girip patır patır düşmesi lazımdı. hiçbir pilot burnunu 20 derece dikip durduk yere stall'a sokmaz uçağı. kaldı ki öyle bir şeye yaklaşsan bile kokpitte stall uyarıları öyle bir çalmaya başlar ki uyarır seni adam ol diye :) zaten modern tayyarelerde tırmanışların hepsi otopilotla yapılıyor, otopilota şu varyoyla şu irtifaya tırman diyorsun, o tırmandırıyor seni.

her şey bir kenara, eğitim uçuşlarında uçağı kasıtlı olarak stall'a sokup sokup çıkarıyoruz, olur da girersek nasıl girer uçak, sonra nasıl çıkılır bilelim diye. uçak stalla gireceği zaman anlarsın yani, öyle durduk yere stall'a sokamazsın uçağı.

senin iniş türbülanslı ve sert rüzgarlı bir havaya denk gelmiş. özellikle bu mevsimde sık sık karşılaştığımız bir şey. tecrübeli pilotların deyimiyle "pilotun piknik havası" :)

1. uçağı kaldırmak çok basit bir şey. tamamen otomatik, standart bir şey, stall falan da olmaz. benim bildiğim birkaç vaka tam irtifa almadan keskin dönüş yapmaya çalışıp stalla giriyor. bunlar da askeri uçaklar falan. uçuşun en riskli noktası iniştir.

2. uçak en güvenli ulaşım falan değildir. tam tersine en risklilerinden biridir. havayolu şirketlerinin pr'ı bu. km bazında olaya bakıp en güvenli diyorlar. sefer başına bakarsan tehlikede motosikletten sonra geliyor.

@antikadimag, o zaman hergün uçak kazası oluyor bizden habersiz öyle mi? yoksa motorla kıyaslamış olamazsın bence

@antikadimag @cekilmis gayfe bu "km başına hesap yapıyorlar, uçak aslında güvenli değil" goygoyu son yıllarda moda oldu :) doğru bir kıyslama değil. "sefer başına ölüm" çok yanıltıcı bir istatistik, çünkü "sefer" dediğin şeyin bir ölçüsü yok. bir araba seferi nedir mesela? ben arabaya binip 1km ötedeki markete de gidebilirim, 1000km yol tepip memlekete de gidebilirim. bir sefer hangisidir? uçakla da hakeza, ankara uçuşu da bir sefer, new york uçuşu da bir sefer. bunu standardize etmek için "ortalama bir sefer" dersen eğer, arabayla yapılan bir "sefer" ortalama yarım saatten uzun sürmez, bu da sana 30-40 km gibi bir yol katettirir.

yani sen atıyorum istanbul'dan berlin'e gideceksin. bu ortalama bir araba seferi değil. belki ortalama 100 araba seferine denk geliyor. öte yandan istanbul-berlin bir uçak için 1 ya da 2 sefere denk geliyor diyebiliriz ortalama uçuş süresi için bakınca. o yüzden sen a noktasından b noktasına gideceğinde riskleri "sefer başına ölüm" cinsinden kıyaslıyorsan, aslında o mesafeyi uçakla gitme şansın varsa eğer, onlarca araba seferine denk bir mesafe katettiğini de hesaba katman gerekir. bu durumda da "sefer başına" olan riski 100'le çarpman gerekir. uçak yine daha güvenli olur yani.

böyle abuk sabuk hesaplamaların içine girmemek için en basitinden km hesabı kullanılıyor işte. sen istanbul'dan ankara'ya gideceğin zaman "sefer" olayı biraz muallak kalıyor, oysa ki iki nokta arasındaki mesafe km cinsinden aynı. bu mesafeyi de uçakla katetmek, arabayla katetmekten daha güvenli.

@bagdf;
şimdi istatistik toplamada farklı bir yöntem kullanmayı saçmalıkmış gibi yansıtmaya çalışmışsın ama o iş öyle olmaz.

sefer sayısı a-b arasındaki mesafeyi hesaba katmadan a ve b arasında yer değiştirme olgusunu dikkate alır. bu da goygoy diyerek geçiştiremeyeceğin bir metodolojik farklılıktır.

bugün uçak kazalarını incelediğinde seyir halindeyken başına bir şey gelen uçak duyuyor musun?

2015'i inceleyelim.
ticari havayollarının karıştığı kazaların listesini paylaşıyorum.
en.wikipedia.org

2015 yılında gerçekleşen 13(aslında 11) kazadan tamamı iniş ve kalkış sırasında. aradaki 2 farklılık da a)pilotun uçağı yere çarparak intihar etmesi b)mısır'daki bombalı saldırı. bu 2 olay da "kaza" değil cinayettir, kaza olarak değerlendirilmesi doğru değil aslında. ama istatistiklere giriyor mu giriyor.

neymiş, kalkışta veya inişte olurmuş kazalar. diğer türlü sıkıntı inanılmaz düşüktür ve evet sadece seyiri alırsak binlerce kilometreyi en problemsiz gidebileceğiniz seyahat türü uçaktır. ancak uçak kazalarının yoğunlaştığı iniş ve kalkış (daha çok iniş) asıl sıkıntıların görüldüğü noktadır ve km bazında tutulan istatistikler burada ibreyi inanılmaz uçak lehine kaydırıyor ve bir yanılgı yaratıyor. bu nedenle uçakların güvenilirliğini değerlendirirken passenger miles bazında yapılan istatistikler adil değil.

bunu farklı bir şekilde değerlendirmek isteyen insanlar da sefer sayısını (yani doğrudan uçağın iniş ve kalkışının dikkate alındığı) metotla da istatistik topluyorlar ve bu istatistikte uçak listenin en sonunda yer alan toplu taşıma aracı oluyor. sonuçta uçağa bindiğinizde bir iniş ve bir kalkış yapıyorsunuz, aradaki km'ler değişken olsa da burada bir anlam ifade etmiyor.

bu 2 farklı istatistiği birlikte yorumlarsak da gidilecek mesafenin artmasıyla hava yolunu tercih etmenin daha da güvenilirleştiği bilgisi ortaya çıkıyor.

ya ben mi tam şey yapamadım. şimdi km başına olduğunda uçağın avantajı çıkıyor diyoruz da uçak da bir kerede arabanın 20 katı yolcu taşıyor mesela. o onu dengelemez mi?

biri açıklasın yahu matematik yok bende.

dostum. bizim millet biraz geri zekalı oluyor. o yüzden uzaylı görmüş gibi bakarlar. ben şahsen emniyet kemeri takıyorum. ayrıca servis kaza yapar ise emniyet kemeri takmayanlara ödeme (tazminat) yapmıyorlar.

Takmayınca servis kalkmıyor.

Ayrıca şirket aracında telefonla konuşmak iş akdi feshi sebebi.

Takmıyorum, çünkü yok. Olsa takacağım. Ayran gibi sallıyor. Gerçi zaten ortalama 20 ile gidiyoruz biz, abartısız. 40 km'lik yolu iki saatte alıyoruz.

Ya hadi servisi geciyorum millet arabaya biniyor ve kemer takmiyor arkadas. Gecenlerde birinin arabasina bindim hemen kemeri taktim. Korkma ya hizli gitmem diyor. Milyon tane araba var sen ne kadar mukemmel kullansan da herifin teki gelir sana carpar. Bir tanecik kemer ya ne kadar zor olabilir ne kadar rahatsiz edebilir ki seni?

Ben bindigim her aracta takiyorum. Arabama binen herkese de kemer taktiriyorum. Yoksa in arabamdan senin vebaline giremem diyorum. Takin siz de. Allah gostermesin biri gelir size carpar. Hayat denilen sey o kadar da ucuz olmamali.
Belediye otobusunde yok mesela ondan takamiyorum ve cok tirsiyorum yolculuk esnasinda. Onun disinda bi' araca bindigimde daha hareket etmeden aninda takarim kemeri.

bizim millete sen ne bakıyorsun, kafa kırık herkesin. kemer takılmak için konulmuştur. güvenlik için vardır ve takılır. doğrusu budur.

bizde de bir tek ben takıyorum.başta bana da tip tip bakıyorlardı.o kemerin orada bulunmasının bir sebebi var sonuçta.bir de hatırlamıyorum ne zamandı,ford da çalışan bir arkadaşım bir test videosu izletmişti aynı sizin videodaki gibi kemerin önemini vurgulayan.buna rağmen takmayanlarda deli cesareti var diyorum.

herhangi bir motorlu taşıtta kemer bulunur ve koltuğuna oturan kemer takmıyorsa çok net maldır. cesaret gösterisi falan değil, su katılmamış mal.

Her zaman takıyorum. Şoför dahil herkes uzaylı muamelesi yapıyor. İnadına ineceğim yere geldiğimizde de araç durmadan kemerimi çıkartmıyorum. Bir süre sonra yanıma oturan ablayı da alıştırdım.
2-3 ay önce en ön sırada hamile bir kadın otururken araç ani fren yaptı. Kadın gözümüzün önünde ön cama yapıştı. (Araç midibüs). Ertesi gün baktım yine takmıyor. Hamilelikte takmaması mı gerekiyor bilmiyorum. Ama gerçekten aklım almıyor.

takmıyorum, kimse takmıyor. var mı onu bile bilmiyorum.

senin yaptığın doğru ancak insanlar alışkın olmadığı için uzaylı görmüş gibi bakar tabi.

Park etme

emniyet kemerini tak. çok gereksiz geliyor kulağa, biliyorum, ama sadece kemer takmadan hareket ettiği için sınavı başlamadan biten var. adam 2. vitesi göremedi önümde. biraz da komisyona bağlı ama genelde tolerans göstermiyorlar.

sınavın belli bir süresi var ve sanırım +-3 dakika farka izin veriyorlar maksimum. yani aşırı hızlı gitmenin bi anlamı yok. kenara çekip 4-5 dakika beklemiştim ben süre dolmadı diye.

aklıma gelenler bunlar, gerisinde de iyiysen sorun yaşamazsın zaten.

Arabayı kavramaya calıma ıstop ettırırsın. Az kaldır debrıyajdan gaza bas.
Aynaları ayarla.
Yavas gıt.

emniyet kemeri, aynalar, sinyaller sandığınızdan daha önemli. arabanın bağırması falan da sandığınızdan daha önemsiz. stop ettirmeyin de gazı çok verin bağırsın. düzgün kalksın yeter.

park yaptıktan sonra aynaları düzeltmeden yola çıkma (ben yaptım)

sinyalleri unutma.

şu paralel parkta çok kalan oluyormuş. dubalara dokundurmaman gerekiyor.

Bugün girdim sınava.

Kaputu açtırıp bildiklerini söyle diye soruyorlar. Sonra bagajı açıyorsun ve ilk yardım çantası burada stepne burada diye gösteriyorsun.

Komisyona karşı güleryüzlü ol. (Badem bıyıklı varsa selamun aleyküm, bismillah falan de hoşuna gider)

Arabaya binince ilk işin emniyet kemerini takmak olsun. Sonra aynaları kontrol et, düzgünse de yalandan düzelt. Koltuğunu da aynı şekilde.

Arabaya geçince ön panelde neler var diye soruyor. Göstergeleri, farları, silecekleri falan söyle. (Farları, silecekleri çalıştırmayı öğren ama :D )

Hiç acele etme. Yavaş yavaş kalk, yavaş git. Sinyal vermeyi sakın unutma. Bir kere stop etme hakkın var. Kırmızı ışığa denk gelirsen önündeki araçla biraz mesafe kalacak şekilde ayarla, yeşil yanmaya yakın debriyajla hafiften hareket et stop ettirmezsin. Hız sınırlarına dikkat et.

Komisyon üyeleri soru sorarak senin dikkatini dağıtmaya çalışabilir, muhabbet et. Vites değiştirirken gözünü yoldan ayırma.

Yeni yönetmelik miymiş neymiş; ani duruş yapacaksın. Belli bir yerde yaptırıyorlar. 30km/s ile giderken komisyon sana dur diyor (şurda durma yapçaz diye biraz öncesinde söyledi bana), debriyaj ve frene asılıyosun. Sonuna kadar zank diye bas. (bende arkadaki komisyon üyesi ön koltuğa çarptı :D )

Heyecan yapma en önemlisi. Rahat ol, kasma kendini. Kalırsan da bir sonrakine girersin. Ne de olsa geçemem düşüncesiyle gir sınava :D

Ben geçtim :)

sınava 10 dakika geç gittim nerdeyse almıyolardı direk bindim gittik soru falan sormadılar kırmızı durdum bi daha kalkamadım vites 2 deymiş stop etti

geçmiş olsun bi dahakine daha çok çalış demekki haketmedin.

kaldın mı?

valla flyinn'e toplu taşıma yok. en güzeli metrobüs ile florya'ya gelip, oradan taksi ile flyinn'e geçmek.
bir alternatifde e5'den giden beylikdüzü çift katlı otobüslerine binip yine florya'da inmek.

flyinn'in 200m yakınına kadar geliyor taksim'den kalkan dolmuşlar.

muhtemelen kanatları incindi. Normal davranışlarını sergileyebiliyor mu? MEsela dururken kanatlarını esnetip gerinebiliyor mu? Neşesi yerinde mi? Acı çeker gibi bir hali var mı? Bir anormallik varsa götürmelisin veterinere. Röntgen çekilmesi gerekebilir. İnşallah kırılmamıştır kanat ya da kanatları. İncinmişse belki birkaç güne iyileişir.

ben olsam götürürdüm veterinere. neticede düşmüş ve aldığı darbe sebebiyle uçamıyor. ciddi bir durum da olabilir.

kırılmış olsa uçmaya teşebbüs etmez. bir süre kafeste gözlem altında tut. yumurta sarısı ver. suyuna vitamin ekle. yeşillik verme! bilinenin aksine muhabbet kuşlarına salatalık, marul vs. verilmez.

1-2 haftadır hasta olduğu için antibiyotik kullanıyor (neo-terramycin, oral çözelti tozu, veternier sistemi antibakteriyel), yani keyfi pek yoktu zaten.

esneme, gerinme hareketleri yaparken kanatlarını yukarı doğru kaldırıyor ya bu kuşlar, onu iki kanadıyla yapıyor ama iki kere (art arda değil, farklı zamanlarda) sağ kanadını arkaya doğru gerdiğini gördüm ama sol kanadıyla yapmadı aynı şeyi. sürekli de yanında değilim, o yüzden "hiç germiyor sol kanadını" diyemeyeceğim ama durum anlattığım gibi.

bir de, sol kanadı bazen bana diğer kanadına göre azcık düşük duruyor gibi geliyor.

aha gördüm, az önce sol kanadını da gerdi :)

her iki kanadın da vücuduyla birleştiği kısımları kontrol edin parmak uçlarınızla hafifçe ovalayarak. incinme çıkık falan varsa bir kanatta olup diğerinde olmayan şişlik, çıkıntı, sertlik gibi bir şeyler gelecektir elinize. kanat düşük gibiyse vardır bir sorun muhtemelen. böyle bir kırlangıç bulup bir hafta her gün şişliğin olduğu yere hafifçe masaj yaparak iyileştirmiştik geçen yaz.

Türkiye'den daha az özgür olan ülke sayıca baya kısıtlıdır bence. Ancak, Avrupa ile kıyaslandığında Amerika gayet kapalı geliyor bana.

Özgürlük algısı değişik geldi bana.

Çim biçmek midir özgürlük?

özgürlük, asıl rahat ettiğin yerdedir. amerika bir heykel dikti
sonrası özgürlük oldu
www.google.com.tr
orta doğuyu karıştırırken kimin hangi özgürlüğü bu?

En basitinden ben yetişkin bir insan olarak kendi özgür irademle imgur.com'a giremiyorum amk. En basit örnek yani :)

al kardeş yeşillerde çim sarılarda saman biçersin

hizliresim.com

@futbolcu özgür olmayan iradenle mi "imgur" a giriyosun? ben gayet rahat giriyorum.
@mza sorudaki örneğe karşılık soru soracağına asıl başlığa göre cevap versen daha iyi olmaz mı

bir kişi de desin ki "türkiye de şunu yapamıyorum ama amerikada bunu yapacağım" diye "ohh be dicem"

@seindfeld; ooo milliyetçi kafa. alırım bi dal.

ben türkiye'de yasal yürüyüş, gösteri ve protesto hakkımı kullanamıyorum. jop yiyorum, gaz yiyorum.

@zam sampiyonu; milliyetçi bi kafa yok bende...alakam yoktur hatta. sadece bilip bilmeden özenilmesine ve karşılaştırma yapılmasına ayar oldum.

buyur o zaman bu kanunlara göre gösteri yap
www.ttb.org.tr

yasal yürüyüşte neden gaz sıkar polis hangi yürüyüş bu? yada yürüyüş sırasında kaç dükkanın camı penceresi kırıldı merak ettim

Parası olana yada kurnaz olana özgürlükler ülkesi amerika. ancak kurnaz iseniz Türkiye çok daha özgürlük sağlıyor. (tabii ki çakallar için)

Amerikanın kendisini özgür ilan etmesinin altında adalet sistemine inancı yer alıyor, bütün o izlediğiniz filmlerde anlatılan hikaye; tek başınıza bile olsanız bilimsel veriler ile haklılığınızı kanıtlayabiliyor iseniz her şeye dava açabilir ve kazanabilirsiniz ve kazanırsanız sizi dinlemek zorundalar, devletin yada devlet kurumlarının üstünlüğü mahkeme kadar güçlü değil (verilen mesaj bu en azından)

Örneğin oldukça tutucu bir devlet ve toplum olan Amerikada biri Tanrıyı mahkemeye vermişti (sonucu ne oldu bilemiyorum) bu tür bir özgürlük Türkiyede yok, kan alırlar.

Ancak özgürlük para kazanabilir olma ile sınırlı ise Türkiye çok daha kolay bir ülke bence.

öncelikle abd özgürlükler ülkesi falan değil. ancak türkiye ile epey fark var tabii. bu farkın ana unsuru da toplumun merkezinde neyin yer aldığıyla alakalı. türkiye'de toplum merkezine din alınmakta, abd'de ise yine yobazlar olsa da din bireysel alanın dışarısına çıkmaz.

@seindfeld; gerçekten çok farklı bir dünyada yaşıyorsun, net belli. öğrenci olarak katıldığım bir çok gösteride yaşadım bunları. hiç birinde cam çerçeve kırılmadı. dağılın dağılın diye anons yapıp daldılar. ne bir nefret söylemi ne başka bir şey. hiç biri yoktu.

hatta gittiğim beşiktaş maçlarında bile alakam yokken tekme tokat dövüldüm. asıl sen bilip bilmeden konuşuyorsun. türkiye'nin durumu bu.

@zam...;
farklı bir dünyada mı yaşıyorum :) ben istanbul üni okudum yıl 2002 fen fakültesinden çıkarken durupdururken cop yedim. niye? 10-15 tane mal çocuğun davul zurnayla dersi basıp "bildiri okuyacağız hocam" diyerek dersi engelleyip ortalığı karıştırması sonucu üni den çıkarken polis önüne gelene vurdu ayrım yapmayarak. bende mallığıma yandım onların arasından dışarı çıktığım için.

Kendi söylediğinle çeliştin sanki. Hem "yasal yürüyüş hakkı" diyorsun. hem de polis "dağılın diye anons" geçti.

Yasal gösterilerde polis neden dağılın desin. Yürüyüş yapılır herkes dağılır. Ben bir çok yasal yürüyüş gördüm hiç bir olay olmadan başlayıp biten.

Ehh PKK lıların yüzlerini kapayarak "apo" şerefsizini savunduğu yürüyüşleri kastediyorsan zaten sözüm yok söylecek.

ileri kapitalist ulkelerin hepsinde insanlar daha cok imkana sahipler.

avrupa'da devlet sosyal yardimlarla halkini desteklerken, amerika'da da sirket olmak, buyumek gelismek daha rahattir.

bugun en cok kullanilan uygulama ve web siteleri hep amerika merkezli. kullandigimiz teknolojik markalarin bir cogu amerika merkezli. internetin bile merkezi amerika.

ozgurluk, kisi olarak fikrini gerceklestirebilecek alana sahip olmaktan geliyor.

amerika'da ozgur olabilmek icin zengin ve caliskan olmak gerekiyor(amerikan ruyasi) ve amerika'da ekstrem fakir veya zenginler varken. avrupa'da refah, gorece tabana yayilmis durumda ve minimum standartlar var.

sonucta ileri kapitalist ulkeler oyle ya da boyle ozgurler.

amerikan ruyasi yuzunden amerika ozgurlukler ulkesidir ve kendini boyle lanse etmektedir. e izledigimiz filmlerin buyuk kismi da buradan geldiginden propaganda gucleri yuksek.

çünkü stem gibi alanlarda çalışarak belli bir gelir ve yaşam kalitesine ulaşma şansın çok yüksek.

türkiye'de aynı çalışma ile aynı gelir ve kaliteye yaklaşmanız bile imkansız.

burada abd ile aynı seviyede çalışıp benzer kariyere sahip kişi gelişmemiş ülkede olduğu için milyor $'dan fazla gelir kaybı oluyor 30+ yıl çalışma sonunda.

özgürlük = para

bence değil
saatin pil kapağını açıp bakmadan pil alma
saatin pilini çıkar
git saatçiden pil al tak.



kendin çıkarıp takabileceğin türde bu saat pili

bildigim, pillerin üstünde bi deger/kod var. Ona göre degistiriliyor. saatciye git daha iyi.

standart olmuyor. kendimden biliyorum.

her saatçiye güvenmemek gerektiğini 3-4 ay önce acı bir şekilde öğrendim. adam gözümün önünde saati neredeyse kırıyordu. arka kapağı açmak için taktığı aletle kapağı zor açtı. pili değiştirdi. görünürde sorun yoktu. fakat banyodan sonra takınca vücudumdaki buharlaşma nedeniyle arka kapaktan nem aldı ve camı buğulandı. bence bu işten gerçekten iyi anlayan ve mümkünse görece yaşlı amcalara yaptırmakta yarar var.

giriş katı olduğu için benistemem:(

Depremden sonra ust kat takintisina sahip oldum. Geceleri uyuyamam ben olsam. Evin yeri feba degil ama bina cok eski gibi

binanın yaşı 0.

o kadar ucuzsa bir iş vardır diye düşündüm ben içinde şahsen. ucuz değil mi bu istanbul için?

@rubiks cube

Bina yaşı 0'mış. Evet deprem gerçeği var ama şuan oturduğum bina o kadar eski ki ilk depremde kesin ölürüm. %100.

@devilred

Bu bina için çok ucuz değil aslında. Normal sayılabilir.


Benim merak ettiğim nokta sizce kullanışlı olup olmadığı. Şuan oturduğum daireye göre çok iyi bir daire benim gözümde. Tramvaya yakın olması, görece olarak merkezi olması da iyi benim için. Eğer bu fiyatlarda görece olarak merkezi bir daire bulamazsam mecbur Avcılar, Beylikdüzü gibi yerlere taşınacağım ve ben oralara gitmek istemiyorum. :/

ben de giriş katlardan uzak duruyorum genelde. ama bu olay biraz kişisel, senin için böyle bir dert yoksa, evin yaşında başında bir sıkıntı yok görünüyor. görünürde temiz de zaten.

ama ben böyle giriş kat yerine beylikdüzü'nü tercih etmiş biriyim. harika bir yer, taksilerinin rengi bordo :)........

Giris karanlik olur. Pencere karsisi duvar bir de.

Karanlık bir daire. Depresyona girersiniz.

Karanlık güneş almıyor

Giriş katının 3 önemli dezavantajı vardır:
1-Karanlık olur.
2-Altta daire olmadığı için kışın zor ısınır.
3-Dış kapıdan giren çıkanın, sokağın gürültüsü gelir.

ben olsam biraz daha kendimi zorlayıp en azından 1. kat falan bakarım. ayrıca odalar küçük.

Giriş katıymış, böcekler kolayca girer. O evi asla almazdım, duvara bakan pencere bunalım moduna sokar insanı.

çok çok zorda değilsen alma burayı. dedikleri gibi her şey bir kenara karanlık olması gerçekten depresyona sokar. 1,5 yıl benzer bir evde oturdum. kafayı yiyordum.

mutfak daire girişinin dibinde olur mu yahu?

dessy+1 Gelen geçen montunu tezgaha bırakacak gibi. Ayrıca karanlık konusuna da katılıyorum

bence çok pahalı bu fiyat bu daireye tüm olumsuzluklar mevcut

odalar sıkış sıkış
daire karanlık ve -1 de bile sayılabilir.. soğuk ve rutubet elbette olacaktır.
aramaya dewam etmelisin.

Bi yerden sonra alışkanlık oluyor tek işle uğraşınca boşta hissediyor insan.

bende de öyle. sekme sayısına bilgisayar dayanmıyor.
Tek bişeyle uğraşınca sıkılıyorum. Ve yapamıyorum. Aynı anda çok şey yapınca, hepsini az az yapınca, yapabiliyorum.
Hastalık değil de, çeşit diyelim.

bazen o kadar sekme açık oluyor ki başlıklardan tek harf bile okunmuyor.

Ben de oyleyim. Tek bir seye odaklanamiyorum. Konusurken bile konudan konuya atlarim hep.

"Şuan 12 tane sekme açık. Ara ara onlara bakıyorum. Alttan telefonla uğraşıyorum. Yada dizi film açıyorum onu tek izlerken yine telefondan satranç gibi oyunlar açıp onlarla oynuyorum." konsantrasyon sorununuz olabilir mi?

tek bir işle uğraşırken ben çok çabuk sıkılıyorum. bir kaç dk farklı işlere geçiş yapmak faydalı olabilir.

4 lahmacun ne arkadaş 2 günlük mü yiyosun...
zorda kalmadıkça dışardan söylemem...söylersem de fast food zincirlerinden değil mahalle kebapçısı tarzından yerler hem daha leziz hem daha uygun olur

Olm dominos en tırt pizzacı zaten, yanlış yerden sipariş vermişsin. Pizzaları bok gibi, üstelik fiyatları da çok pahalı. Sarımsaklı ekmeklerini de bi dene, çok aşırı iddia ediyorum kusarsın.

buff +1

pizzayı başka bir yerden söyle, yine bu duyuruyu açarsan o zaman konuşalım. domino's klasman dışı. benim son 4 yılda sipariş vermediğim gün sayısı sayılıdır. beylikdüzü, laleli ve kadıköy'deki tüm yemeksepeti restoranlarını ezberden sayarım ajshfjsk. domino's kadar rezil, istikrarlı bir şekilde pahalı ve dandik olmayı başaran başka bir işletme görmedim.

dominostan alacaksan kampanyaları takip edeceksin. 3 ortaboy pizzayı 10 liraya alırrsın. karnını öyle doyurursun. hergün alınacak kadar ucuz değil. isterse en süper pizzacı olsun ama değil zaten.
4 lahmacun ayran iyiymiş. pizza yerine onu almakla iyi yapmıisın.

imkan varsa papa john's yoksa little caesars. başka yerden pizza yenmez.

ben dublex çedar seviyorum, şube eve yakın 15 dakikada geliyor, sıcak sıcak güzel oluyor. pan pizza söyleyeceksem papa john's +1. arada da little ceasar's nefis kenar ve pizza hut hellim benim söylüyorum.